anti-virüs için mac'e göre virüs olması lazım. apple sana diyor ki, ben senin kullanım alanını sınırlayabilirim ama virüs diye bir şey hayatından çıkar.

sorunun cevabını karşılamıyor ancak yanlış yönlendirmelere engel olmak için;

Gerek var, sen aldırma onlara. mac virüsü'de var ancak yaygın değil. ben kullanmıyorum çünkü giderse üzüleceğim herhangi bir aksiyon yok bilgisayarımda. keza tüm .doc ve fotograflar da defaatle cloud sistemlerinde yedeklenmiş. eğer virüs dosyayı bozmuyorsa birşey olmaz ama bozsada çok da umurumda olmaz. o yüzden kullanmıyorum. Ama önemli sandığın şeylerin kaybolmasın istiyorsan kullanmalısın. yani ''mac'tir bi' şey olmaz abii yaa '' olayı birazcık geçerli olsa da söylendiği kadar geçerli değil.

edit: sorunun cevabını karşılıyormuş lan ; kullanmıyoruz, ama gerek var :)

Ben Windows'ta bile kullanmıyorum, bilinçli bir kullanıcıysan gerek yok, Mac'te hiç yok.

Kisisel Mac'imde kullanmiyorum, sirketin Mac'inde kullaniliyor.

Kullanmiyorum.

hiçbir sistemde av'a gerek yok.. sen aldırma ona.

Uzerinde bebek ve dogumla ilgili suslemeler bulunan cupcakeler.

hediye kutusu yapabilirsiniz, bebeği çağrıştıracak eşyalar-oyuncaklar-kıyafetler filan.

kutlama için etrafı süsleyebilirsiniz ama çok süsleyin (çok çok balon, uçan kaçan her cinsten) , mesaj kaygılı(burası önemli) cup cake'ler yaptırısınız (facebook'ta kızlar düşük fiyatlara yapıyor bunları, alanlarında profesyonel değiller ama şahane işler çıktığına denk geldim) bir de ona bi' geçmiş fotoğraflardan kolaj hazırlarsınız gecenin ileri ortasında ağlatır sonra da eğlendirirsiniz(eğlenceye götürebilirsiniz, ya evde sohbet muhabbete düşersiniz) . bunu da kayıt ettiniz mi unutulmaz zaten. ha' birde ölümüne doğum günü-gün yemekleri mezeler filan. misafirler için viskiler vodkalar üçharfliler aman tanrım.
p.s kıza içirmeyin

@Mete kayit isi cok iyi fikir,bizim kiz cay bile icmiyor ne alkolu :)

student/bar server.

Ogrenci /koreceturkce tercuman

Askerliğini yeni tamamlamış gıda mühendisiyim, tekliflere açığım :p

öğrenci / freelance çevirmen / barmen

öğrenci/kumarbaz/diploma kiralayıcısı sıralamadan tam emin değilim.

Çukulata fabrikasında işçiyim

pvc kaplıyorum

muteahhitim, yakinda ciftlik kuracagim. once dusman edinip sonra onlari marabalarima ***tirecegim

At.

gazeteci

şimdilik öğrenci. geleceğin çılgın dahisi.

teoride filolog, pratikte işsiz, iş tekliflerine açık.

Orman mühendisi, orman İşletme Şefliği yapıyorum.

Tamircilik yaparım

Su aralar ev hanimi ve haftanin bir gunu dansci modunda takılıyorum, aslina bakarsan ogrenciyim.

Nereden baksan issizmisim yahu.

Büyük bir fabrikada orta düzey yönetici.

kurumsal amele

öğrenci. boş zamanlarında yan flüt kursu veren. part time satışcı.

talebe

Network uzmanı olmaya çalışan yazılımcıyım.
Varsa junior arayan buralardayım.

içmimar.

meğmır. düz. dümdüz.

Barmen. Efesin hastasıyım,kokteyllerin ustasıyım. Şuan yeni mekan arıyorum çalışmak için,orası ayrı..

Tasarımcı.

inşaat mühendisi

Katip

çevirmen

şöle de bi veri tabanı var idi:
www.eksiduyuru.com

memur. da bu anket kime ne fayda sağlayacak onu çözemedim.

makine mühendisi. kamuda proje mühendisliği yapıyorum.

Akademisyen.

ev beyi. işsiz

ceo

memur-öğretmen

Serbest

Organizasyon yöneticisi (evet yine ben)
Yol bisikleti yarışçısı (evet yine kamplardayım)

ayakkabı fabrikasında muhasebeci.

elemanonline.com

edit: eğer kurumsal yerler aramıyorsanız en iyisi bu, çünkü henüz cv havuzundan bi' haber patronlar tarafından ofis numaraları filan girilerek ilan veriyorlar yani, mail göndermek yerine telefonu açıyorsunuz ve, hayırlı uğurlu olsun.

yenibiriş de var ama kariyer'den başkası yalan. kariyer de neredeyse tamamen boş ilan dolu ama yine de en iyisi o. kariyer'den aranıyorum bir aranırsam.

elektrik harcadığı üzerine yıllardır bağırıyorlardı zaten, televizyonun üzerinde bulunan düğmeye basmanız da yeterliymiş.

www.cumhuriyet.com.tr

hayır yok, tek çözüm fişten çekmek. samsunglarda var bu nane, cihaz kapanmıyor standby da bekliyor

LG de de aynı bok..
ayağımla 5 li prizdeki kırmızı dugmeye basıyorum bende.

ben şu cihazı kullanıyorum: www.tuncmatik.com
buna bağlı cihazlar stand-by a geçtiğinde bir süre sonra elektriği tamamen kesiyor. ani akım dalgalanmalarına karşı da koruma sağlıyor. tv'nizin kumandası ile açılıp kapanabiliyor. gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.

Çoğu televizyon standby da kayda değer bir elektrik tüketmez. 0,3W 0,1W gibi değerler yazıyor çoğunda. Yani 1W bile tüketse ve bütün ay boyunca 24 saat standby da beklese 720W yapar, elektriğin kW'ının 40 kuruş civarında olduğunu düşünürsek 30 kuruş bile yapmıyor ayda. Hatta 0,3W'tan hesaplarsak ayda 5 kuruş yapar.

ege, yerinden dolayı. yoksa eğitim olarak çok farklı olduklarını düşünmüyorum.

@111111 ikisinin de eğitimi iyi mi orta mı kötü mü :) neyi kastettin?

kampüsü olduğu için ege. mühendislik eğitimlerinde bi' fark yok. en azından inşaat'ta yok.

deu bilgisayar benim hemen yanım. elektrik elektronik okuyorum ben de. araban varsa deu, yoksa ege diyorum. deu'nun eğitimi bi tık yukarıda ve ingilizce. ama buca bornova'ya kıyasla öğrenci için sıkıcı bi yer. kampüsü desen ona keza bol yokuşlu ve yorucu. öğrenci olduğunu hissedemiyorsun burda.

ee sıfırdan başladıysa sen de mi başlayacaksın? rekabet sorusu mu bu?

Bazilari lider dogar. Sedat peker daha 30 olmadan kendi cevresinde bu sekilde secilmis. Daha sonra 3-5 ses getiren vukuatla da bu durumu pekistirmis.

olayları tek pencereden yakalayamazsın. zaman-mekan olarak içinde bulunduğu ortamda kontgerilla abileri vardı, terör bilinçli olarak çoşturulurken çiller asker ve polislere enteresan yetki verdiği bir dönemde gelişimini sağladı. sadece peker değil, doğuda birçok aşiretde bu sayede güçlendi. korucu sistemi v.s gelişti sonraları da oradan kalan bilgi ve belgelerle de devam ettiler. yani, polisin koruduğu basit bir tetikçi olarak yaklaşma olaya. büyük bir ailenin kolladığı bir isim ama ailenin kim olduğu halen bilinmiyor. o dönemlerde hükümet bu kadar güçlü değil, 2 milletvekili yer değiştirince zorunlu seçime gidilirken büyüyor bunlar.

the dictator asjposad

dictator +1

sınav

22 jump street (21'i de izle)

3 idiots.

Dikkatli seç. Ben 5 yıl önce The Beautiful Mind'ı izlemiştim, şimdi matematik yükseğine başlayacağım :D

kesinlikle , 3 idiots.

dictator u izledim girmiyorum sınava felan amk sistemin amk

sağlık bakanlığına şikayet ediliyor. etkilide oluyor diye biliyorum. bu hakaret esnasında akrabanız olmayan şahit birilerini denk getirirseniz sağlam bi' ayar çekerler. ayrıca olayın bu şekilde olacağını bana dışarıdan anlatsanız pek inandırıcı gelmezdi. biraz abartı olabilir mi? yani, kötü niyetle söylemiyorum ama sonuçta adamın teknik mesleği bu her gün aynı şeylerle ilgilenen birisinin başına çok kötü birşey gelmesi lazım değil mi bi' kadına özür dilerim ama böyle küfür etmek. çok makul değil gibi. yani eğer genel anlamda öyleyse zaten adı çıkmıştır. şikayetinizde başarılı olursunuz. ama gününe ya da olmaması gereken bir ana denk gelmiş de olabilirsiniz, öyle işte.

Hala geçerli mi bilmiyorum ama zamanında BİMER denen zımbırtıdan çok tırsıyordu doktorlar, ciddi ciddi şikayet takibi falan oluyordu. Şimdi bakanlık da benzeri bir sistem kurmuş, internet üzerinden de şikayet ediliyor ama ne kadar işe yarıyor, işleyişi nasıl falan bir bilgim yok.

bu memlekette dayağın açmadığı kapı yok. bu en geçerli yol.
ha yok hacı biz o mevzulara girmeyelim diyorsan il sağlık müdürlüğünden olaya gireceksin taaaa sağlık bakanlığına kadar çıkacaksın. olmadı dava açacaksın. yani uğraşıp duracaksın. oysa hastane otoparkında o lavuğu yakalayıp nazal bir operasyon yapman 5 dakika, hem hırsın da diner. vay efendim niye doktoru dövyon? eee napak biz bu ibneyi şimdi?

ne yaparsan yap sakin dovme. dovunce is birakip, dohtora siddet diye agliyor oclari.

not: bu taraklarda bezi olmayan durust doktorlari tenzih ederim.

Önce tehdit ve şikayet, sonra tahrik. Sinirini bozup, saldırgan bir hareket yapmasına sebebiyet verdikten sonra, "kendini korumak için" şiddet. Bu pattern ile ilerlediğin sürece şiddetle -etkin bir şiddet kullanıcıysan- sonuç alırsın hayatta. Genel olarak yasalar ve toplum gözünde hareketini meşrulaştırabilmen yeter.

edit: bir daha caps al, el sallıyorum.

Yakinda o hastanede doktora bir sey olursa capsiniz hazir efendim. Siz siddete tekkin etmeye devam edin. İyi geceler

Dayak en temiz cozum

Maalesef bu ulkede cirkeflesip siddete basvurmayinca isler duzelmiyor

Mesela o doktorun yanina iki arkadasinla gidip odasina gireceksin, hakaret ettigi iki yakinini da yanina alacaksin kapiyi da kapatip soruyu 50 kere tekrar ettireceksin o amina kodumun cocugu da sike sike dogru duzgun cevabi 51 kere verecek

Ondan sonra da gerekli konusmayi yapip hakaretleri siraladiktan sonra yuzune tukurup cikacaksin

Bak ondan sonra nasil guzellesiyor muamele
o amina kodumun cocugu nasil pervane oluyor

Doktorlari seviyorum, tasssaklarini yerim. Bence en cok parayi kazanip en yuksek standartlarda yasamasi gereken ozel insanlar ama aralarinda bazi orospu cocuklari var.
bu yazi da yukarida bahsedilen olay tamamen dogru kabul edilerek o gotverene ozel yazildi

Alinan kirilan doktorlardan ozur diliyorum kusura bakmasinlar

bende il sağlık müdürlüğüne şikayet edilmeli diye biliyorum, sonrasında eve kadar gelip özür dileyen doktorlar olduğunu duymuştum.

farzet ki doktoru dövdün. doktor da zamanında şehrin veya ilçenin önde gelenlerinden birinin anasını babasını tedavi etti. adam da "doktor dile benden ne dilersen" dedi. sen de o doktorun dileğinin öznesi oldun diyelim. bir gün yolda yürürken bir arabayla önünü kesip "koçum gel bakalım sen" dediler. o zaman ne olacak? burada doktorun ağzını burnunu kır diyenler yardım edecek mi?

sabim'e şikayet ediyorsun veya olayın şahitleri varsa mahkemede hakaret davası açıyorsun. sonra da sonucu bekliyorsun.

bireysel silahlanma ve toplumsal şiddet konusunda birileri toplumu bilinçlendirmeye çalışırken halen ağız burun kırma derdinde olan insanlar var.

Oncelikle olay anında hastane içindeki hasta haklari birimine gidilebilir, lakin bu şekilde genelde olay hukuki boyuta donusmuyor, hastane psikologu ara buluculuk yapip hastayi şikayetinden vazgeçiriyor, yahut doktor ozur diliyor vs. Hasta sikayetinden vazgeçmezse yazili olarak ifadesi alinip doktordan yazili savunma isteniyor, ama ortuluyor sanirim üstü. Süreci takip etmek için dilekçe no isteyebilirsiniz.

Diğer şikayet yolları hastahaklari.saglik.gov.tr yahut 184'u arayıp bakanlığa bildirmek. Şikayet sonucunuzu da takip edebiliyorsunuz bu yolla, idari olarak maksimum uyarı alır ilk vakasıysa, değilse kınama filan. Yani kimse böyle bi durumda sahidin yok diyip umursamamazlik yapmaz, sağlık bakanlığı hasta haklarına çalışan haklarından daha çok özen gösteriyor.

bana biraz saçma geldi. ailenizi biraz daha sıkıştırın bakalım. ne çıkacak altından.

Durduk yere küfür ediyorsa, şahite bile gerek yok. altında psikolojik bozukluk çıkar o da kendini belli eder.
acaba aileniz "şurası xxx olmuş , ne biçim hastane vs. vs. darlayıp sıkıştırmış olabilir mi?" biliyorsunuz ki hastanedeki aksaklıkları şikayet merci doktor, hastabakıcı veya hemşire değil.

Tck 125'ten hakaret davası açılabilir tabii bir de, 5 yıl ertelenmek suretiyle para cezası alır dava sonucunda. En azından aynı suçu başkalarına karşı işlemez bir daha.

Doktorların sağduyulu davranması gerekiyor, hasta ve yakınlarıyla empati yapmak o kadar da zor değil. Devlet hastanesinde çalışan ve her gün sistemin aksaklıkları yüzünden hastalar tarafından darlanan biri olarak söylüyorum bunu. Ne biçim hastane burası dense dahi şikayetinizi başhekimliğe iletin demek, lütfen demek hastaya siktir çekmekten çok daha basit bir yöntem. Hastaların bizlere hakaretini normal karşılamadigimiz kadar bunu da normal karşılayamayiz.

evet.

soruyu tam olarak anlayamadım. sigorta zaten brüt maaş üzerinden yatar. başka türlü yatmaz ki? biraz açarsanız yardımcı olayım.

Asgari ücret üzerinden yatanlarda var.

ha "gerçek" maaş üzerinden yatmayı kast ediyorsunuz. zira asgari ücretin de brütü üzerinden yatar, aldığınız gerçek maaşın da brütü üzerinden yatar.

emekli maaşı dışında kredi çekerken daha fazla kazanıyor gözüktüğünüz için daha fazla kredi verilmesi olasıdır.

kayıtlı gelirin daha yüksek daha çok gelir vergisi verirsin (senin yerine şirket veriyor bunu)

kredi gibi şeylerde kolaylık oluyor gelirin yüksek gözüktüğü için

emekli maaşın artıyor

brütten yatmasının bi esprisi yok. asıl maaşınız net ücret olursa 3.-4.aydan sonra brütünüz arttıkça artar. yıl sonunda iyice coşar :) net ücret iyidir.

kimse de dememiş aldığın maaş aslında o'dur diye.

benim bildiğim kadarıyla; eğer sözleşmende ilginç bir madde yoksa -ki ben hiç denk gelmedim sigortanın yattığı değeri talep edebiliyorsun herhangi bir problem anında. ya da asla bulamayacağın 2 şahit araman gerekiyor.(asla kelimesinde abartı kullandım)

bankadan kredi çekeceğin zaman, aldığınız ücret diye götürdüğün resmi evrakta da o meblağ yazıyor. yani brütün üzerinden netine ulaşıp kredi kullanılabilirliğini belirliyorlar.

benim mesleğimde ücretler genelde düşük gösterilir. ve bu sebeple de istediği kredi miktarlarını çekemeyen 3 tane arkadaşım var. maaşının belirli katlarıyla ihtiyaç kredisi kullanabiliyormuşsun sanırım(çok bilmiyorum) o yüzden de banka asla kabul etmiyor ve vermiyormuş.

villada oturan arkadaşım alamadı. bence yuh artık noktası buydu.

benim babamı özledim diye ağlamışlığım birden fazlaca olmuştur. otur ağla birşeyin değiştiği yok. (son kısım duyurunun cevabı, anlaşılmama ihtimalini göze almayayım)

2 ayimi aldi, sornasi sonsuz huzur ve mutluluk.

turk aile yapisinda hic bir zaman.

J r r tolkien hayrani, bilmiyorum ki sacma bir vicdan yapiyorum iste. Annem de bu tur seyleri takan bir kadin olsa, icim acimaz. Kadin ben gezip, egleniyorum, iyi zaman geçiriyorum diye mutlu olan bir tip.

ben lisede gittim evden, bir kaç ayımı aldı. hala özlüyorum 9. yılım evden uzakta. ha uzak dediğim 1 saat mesafe ama beraber yaşamamak, paylaşımları azaltıyor.

aç telefon konuş, daha sık iletişim kur. insan geçsin de istemez böyle bir şeyi

annemi babamı çok severim ama yılda bir görüşüyoruz hiç özlemiyorum aramıyorumda fazla. ama onlar deliriyor gelmem için.

lise sonu teyzemin yanında okudum, 3 yıldır da istanbul'dayım. babamla ayda bir, annemle de sadece o aradığı zaman görüşürüm. gün içinde, en berbat anımda bile annem veya kardeşlerim falan aklıma gelmez.

gel gör ki onların yanındayken nasıl desem hayat dolu oluyorum. beslenmemi düzene sokuyorum, spor yapıyorum, kitap okuyup faydalı şeylerle uğraşıyorum vesaire. istanbul'a, kendi bok çukuruma ve yalnızlığıma dönünce tekrar salıveriyorum.

içimde ailemle yaşamaya dair en ufak bir istek yok. onları özlediğimi hiçbir zaman hissetmiyorum hatta telefonda kardeşim falan istemesin diye dua ediyorum çünkü konuşacak bir şeyimiz olmuyor veletle genelde. buna karşılık, böyle bir durum söz konusu işte.

Bu haftasonu 25. yasimi dolduruyorum. 7 yildir memleketimden baska sehirdeyim. Annem, babam arada gidip geliyor surekli gelemiyorlar. 1,5 yil oncesine kadar abimle yasiyordum. O da memlekete dondu. Orada is buldu. Ne zaman tek yasamaya basladim, iste o zamandan beri esek kadar da olsam hala bazi geceler oturup agliyorum. Bazen cok yalniz hissettigim oluyor. Hatta yemek yapip yemek zor geliyor. Arkadaslarim var. Hayatimda biri var. Es dost var. Ama kimse yerlerini elbette tutmuyor, tutmaz da. Annemden 7 yildir uzakta yasiyorum. Gerci bizim aramizda 4,5 saat kadar bir mesafe var ama sen bir de baska ulkedeler diyorsun. Eger sen yurtdisindaysan bunun da etkisi var boyle hissetmende. Sen buradaysan, onlar yurtdisindaysa da mesafenin ciddiyeti de etkiliyordur elbette. Ben sanirim senden daha cok goruyorum ailemi. Ama inan o da yetmiyor. Alisiyorsun. Ama lafta alisiyorsun. Alistigun sey sadece tek yasamak. Onlarin uzakta olusuna alisamiyor insan. Hala evde bir seyi yapamadigimda, tek basimayken korktugumda, yardim ihtiyacim oldugunda oturup bu yuzden agliyorum.

bunlar hep hayatta kalma icgudusu. birey olmayi ogrenirsen bu duygulari yasamazsin. bagimsiz olup kendine yetmelisin. bu aileni dislamak anlamina gelmiyor ama onlara bazi konularda guvenmeyi birak. mesela param olmazsa bana bakarlar gibi...

liseden sonra ayrıldım, 13 sene oldu. Ilk sene çok zordu, sonra alıştım, bir kaç ayda bir ben ablalarımı, kardeşimi özledim :(( diye ağlak mode oluyordum, sonra yılda bir oldu bu durum.

10 yıldır ayrı yaşıyorum. arada özlediğim için ağladığım oldu fakat giderek özlediğim zaman aralığı uzadı. çok özlediğimde uzaktalar ama hayattalar diyorum ve görüntülü konuşarak özlemimi gidermeye çalışıyorum. hala daha annemi, babamı özledim temalı şarkılar dinleyemem.

douchebag'i görüyor ve artırıyorum, lisede ayrıldım. 12. senem bu (azalltım bak). yalnızca ikinci senede "lan ben napıyorum burda ya" desem de iyi ki vazgeçmemişim. ondan sonra da öyle bir atak olmadı hiç. zaten yanlarına dönsem de hiç bir işe yaramazdım. hala yaramayabilirim. ilk başlarda çok sık görüşürdük de zaman ilerledikçe onun sıklığı da düştü.

Liseden sonra ayrıldım 1 senede falan alıştım. O 1 senede de bunalımlar yaşamadım. Aslında sevgiden yoksun da büyümedik ama... 12 sene oldu. Şimdi başka ülkedeyim. Özlemiyorum da pek nedense. Zaten ayrıldı annemle babam

aileden ayrı 8. yılım. önceden arada 8 saatlik mesafe vardı, şuan 1 saat. insan hala özlüyor. yaşını başını almış da olsan annenin seni kapıda hala küçük çocuğuymuş gibi sevgiyle ve içtenlikle karşılaması değişmiyor. sanırım insanı aileye bağlayan da bu, çünkü başka kimse hayatın boyunca seni öyle karşılamıyor.

ulan ben kaçsam diye yol arıyom ağzımın içine düşmelerinden sıkıldığımdan adamlar özlem çekiyo

29 sene oldu. annemin yanımda yattığı son gün hariç evde olduğum günlerle ilgili hiç bir şey hatırlamıyorum artık.
yatılı olarak ilk okula gittiğimin sabahı idi. o sabah erken geldi yanıma uzanıp sarıldı bana. bak onu bugün bile unutmadım.
15 gün sonra dersleri ve a sınıfındaki kızı düşünmekten ev aklıma bile gelmez olmuştu.

yalnız yatılı okuldayken evini özleyeni yakaladık mıydı, bir yüksek yüksek tepeler üstüne allı turna patlatıp hüngür hüngür ağlatırdık. hiç acımazdık. çok pismişiz bea.

Bazen çok, aşırı özlüyorum. Bazen de böyle daha rahatım diyorum. Anlayacağınız değişiyor, çok umursamamak lazım.

o(2015-16 bahar dönemi) 1 sene sonra oluyor, yani(bu geçtiğimiz dönem) büyük ihtimalle belirli bir ortalamanın üzerinde kaldığınız için size üst sınıftan kredi yeterliliğince ders aldırmışlardır. aynı ortalamayı tutturarak giderseniz bu dönem ve önümüzde ki dönem(hep birbirini takip eden dönemler olarak düşünebiliriz sanırım) yine ders aldıracaklardır. Ancak ilginç ki ben aöf'de üstten ders alındığının kaldırıldığını duymuştum. hayat ne tuhaf vapurlar filan.

youtuba agzinda sigara ile piyona calan cocuk yazinca cikiyor.

Evgeny Grinko

"yıllardır sözlükteyim" tribini atıp da formatın ırzına geçen, içi boş, aptalca bakınızlar veren tipler göze batmaz da iyi yazan çaylaklar salakça gerekçelerle geri çevrilirler.

entry'lerinizi okudum. ve evet haklısınız. sözlükten geç haberdar olmuşsunuz ancak sözlük belirli bir popülasyona ulaştıktan sonra 2001- 2002 bu yapıyı devam ettirmekte zorlandı ve sedat'ın esasda iyi ama usülde ''sıçan'' yöntemleri ile 6. nesil ile başlayan ; yazar alımını doğum günleri , yeni yıllar, şaka günleri ya da pozitif ayrımcılığı yanlış anlayarak 8mart gibi tarihlerde yoğun bir şekilde toplu alımlarla gerçekleştirir oldu. bir ara da moderasyonun yetişemediği(!) çıkarımı ile kondüktör sistemine geçildi ve tamamen formattan uzak şahsi değerlendirilmelere tabii oldu entry'leriniz. işte bu durumda kalabalığın arasından geçen yığın içeride kaldı ve halen yazmaya devam ediyor/ediyorlar/ediyoruz tuhafı ortaya çıktı.

ha keza sözlükte tematik entry girenlerde son kanzuk darbesinin ardından yoğun bir şekilde kenara çekildirler diye düşünüyorum. yani birileri aldı gemiyi yürüdü ve bu hale geldi. onun dışında standart uygulama şu başlık altında daha öncede tartışılmıştı belki fikir olur eksisozluk.com

ilk kısım için diyecek fazla bir şey yok. aynı şekilde bir sürü insanın çaylak hesapları çöpe gidiyor. benim de aynı şekilde ilk hesabım çöpe gitti. nasıl bir kontrol mekanizması var bilemiyorum. bu hesabın çaylak entrylerini çok daha sallama girmeme rağmen sanırım 1,5 senede yazar oldum.

ikinci kısım, evet ben de zaman zaman niteliksiz şeyler yazıyorum. ama örnek verdiğin tipte entrylere cidden anlam veremiyorum. çoğu zaman cümle bile olmayan rastgele 2-3 kelimelik şeyler giriyorlar. içerik kalitesini geçtim anlam bile ifade etmeyen, sadece küfür içeren bir sürü entry var. sırf tık geliyor diye görmezden geliniyor. halbuki işler bir şikayet mekanizması olsa herkes gönüllü olarak düzeltir durumu. ama yapmıyorlar işte.

Entrylerinizi okuyamadım ama sizinle hemfikirim maalesef. Sözlük, sözlük olmaktan çıkalı çok oldu...

sizi meta sözlüğe davet ediyoruz. ekşide sıra bekleyen çaylakların bir kısmı meta sözlükte yazmaya başladı. 3 ayda kullanıcı sayımız 1400'ü geçti.

ve meta sözlüğü tam olarak da sizin yakındığınız sebeplerden ötürü açtık. bu kadar kalitesiz ve düzelmek için hiçbir çaba sarfetmeyen bir ortama alternatif yaratabilmek için.

lütfen aşağıdaki yazıları bir reklam yazısı olarak görmeyip hepsini okuyunuz. hiçbiri yazmış olmak için yazılmış reklam metinleri değiller. sizinle aynı fikri paylaşan ve samimi olarak ekşinin geldiği noktadan kaygı duyan birinin yazıları.

metasozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com
metasozluk.com

elbette ki yazıları okuduktan sonra gelip gelmemek size kalmış.

selamlar.

yağ'ı çok kullanıyor değilsen eğer, aslında o kadar da kokmuyorsundur. cam'ı ya da o havalandırmayı açtığını da tahmin edersek, tamamen senin abartın ya da çekincelerin. 1 gün gözünü karartıp yemek yaptıktan sonra dostlarınla eğlenmeye gittiğinde sorarsın, ya bu kazak kokuyormu diye. onlar da sana hayır derler, sakinleşir rahatlarsın. ayrıca bezelyeyi boşverip karnıyarık cacık ve ayran üçlüsüne yoğunlaşman lazım.

Not: karnıyarık fırında.

yağı minimum ölçüde kullanıyorum. davlumbaz çalışıyor ama çok bir şey çekmiyor anladığımız kadarıyla. pencere de açık ama şu an kendi kokumdan kendim rahatsız oluyorum.

uzun saçlı mısın?
saçların çok koku tutuyor olabilir -benim tutuyor da :) ne koku olsa tutuyor
yemek yaptıktan sonra evden çıkacaksam saçımı örtüyorum yemek yaparken.

meyve ye

elma veya salatalık.

yemek ye, ben hep yiyorum. diğer türlü aklım sürekli karnımda kalıyor. çalışamıyorum.

bitki çayı varsa onlara da abanabilirsin gerçi,

Bi parça peynir eKmek ve azck ballı süt iyi gelir tutar.

bir dilim nutellalı eppek+süt

Yat uyu, kalanını Youtube'dan izlersin.

sigara kahve erteler açlığını

haftada 2-3 mast.. hahahahahahahahahahhahahahahhahaa

hahahaha namus ninjası ne oldu :))

Önce sosyalleşsin (sanal değil) sonra sevgili edinsin.

seks bağımlısı falan değil, hatta düzenli ilişkisi olsa gayet normalin altında bir cinsel ilişki performansı olmuş olacak.

o yüzden buna bir dert olarak yaklaşmak yerine, ona duygusal olarak sevebileceği (bkz: duygusal sevmek :) ) bir arkadaş edinmesi için yardım edebilirsiniz. Standart şeyler, farklı arkadaş ortamları- kız arkadaşın arkadaşları- iş arkadaşları olmadı iş arkadaşlarının arkadaşları gibi.

haftada 2 kere mastürbasyon yapıp seks bağımlısı mı olunuyormuş amk.

@parasite bu olağan değil mi ? Ben de soyledim de arkadasa

seks yapamadıkça baska sey dusunemiyor. daha ilk basamaklarda olan ihtiyacını normal karsılayamazsa nasıl baska seylere odaklansın. hayat böyle gecmez

çüküyle değil de beyniyle hayatına yön vermeyi telkin edebilirsin. şimdiden başlarsa yakın zamanda vücudunun onu değil de onun vücudunu kontrol edebileceğini öğrenir belki. bunun asosyallikle falan da alakası yok.

Fransız ve sen bir vakıf-dernek filan kurun. bu konular üzerine yoğunlaşın.

şehir dışında bir çiftlik evine kapanın. uzaylılardan haber filan bekleyin gece gündüz.

sonra aynı tip eşofman ve spor ayakkabı giyinerek ölmeyi bekleyebilirsiniz.

siz sağ biz selamet. sizin sıkıntılı yazılarınız dışında daha değişik şeyler okuyabiliriz o zaman duyuruda.

Şapı siktir et de antidepresan iyi gelir libidoya. Azaltır bayağı.

Kötü alışkanlığı yokmuş be güzel işte. İçkisi yok, kunarı yok. Bi seksi var, ona da karışmayın be kardeşim ajdnglflw

Takılsın işte yaa madem sevgili yapamıyo. Aids olduğunda zaten yapamaz ilerde.

Mastürbasyonu cumartesi-pazar yapiyorsa dogal. Ama sali-persembe yapiyorsa, iste bu bagimlilik göstergesi.

ssö'ye filan ulaşmak o kadar da zor değildir büyük ihtimalle, anarşist olanlara twiterdan kolay ulaşılabilinir diye düşünüyorum. ya da bu bağımsızlar, en olmadı bu chp'li bayanları yoklayabilirsin.

semt farketmez diyorsan. kolejde black-white'ı öneririm.

Eryaman'da Cengiz Berber var. 5. Etap çarşıda.

armada'nın altındaki yer herneyse orasıda güzel kesiyor.

hatta 15 günde bir gitmek durumunda kalıyorsun eğer ankaradaysan saç hep öyle kalsın diye. izmitte ise berber kestikten sonra 15 gün beklemek zorunda kalıyorsun saç kendine gelsin diye. bi 15 günde saç iyi şekil alarak gidiyor. 1 ay. aslında şimdi düşündümde kötü berber tamamen cep dostuymuş ya lan.

beşevler jess

Patent ofislerini veya turk tescil kurumu mu nedir oralari arayip bilgi alabilirsin

hocam bu ntv yarışmalarında filan o işin pahalılığından derleniyorlardı, ama şöyle bi sayfa var belki işinizi görür.

www.tpe.gov.tr

patent sadece tescil edilen ülkenin sınırları dahilinde buluşunu korumanı sağlar.

tabi fikrinin buluş olup olmadığı değerlendirilmesinin yapılması lazım. buluş basamağı taşıyıp taşımadığı, yeni olup olmadığı önemli.

senin fikrin daha önce başka biri tarafınan da düşünülmüş ve de o kişinin buluşuna patent verilmiş olabiilir. o zaman sen onun patent aldığı ülkelerde patent alamazsın.

yani oldukça derin bir konu. o yüzden de mutlaka marka-patent hizmetleri sunan şirketlerden danışmanlık hizmeti al başvuru yapmadan önce.

yaklaşık 5.000 tl'ye maloluyor.

bir de sanırım sadece fikri kabul etmiyorlar, yapıp imal etmen lazım. ya da üretimi zor veya büyük bir ürün ise ciddi projeler çizimler üretime hazır hale getirilip prototip yapmalısın.

bir de bir tavsiye, kolay kopyalanabilecek bir ürün ise boşuna masraf edersin patent için. para edeceğine inanıyorsan bir an önce üretime geç ve piyasaya sür, kısa sürede ne kazansan kardır.

kopyalanana kadar alınabilir yüksek fiyattan satarsın, piyasa rağbet ederse kopyalanmadan önce fiyatları geir çeker kimsenin kopyalamasına gerek bırakmazsın.

adamlar son teknoloji ürünü elektronik cihazları kopyalıyor, senin alet de çok rahat kopyalanır merak etme.

kimse de patent matent umursamaz, avukat polis tek tek bütün merdiven altı imalathaneleri mi arayacaksın. kazandığından daha çok parayı o işe harcarsın.

ya da büyük markaların satın alacağına inanıyorsan hiç üretmeyip doğrudan fikri satacaksın.

bana söyle ne olduğunu ben tutup tutmayacağını söyleyeyim sana :)

"bir de sanırım sadece fikri kabul etmiyorlar, yapıp imal etmen lazım. ya da üretimi zor veya büyük bir ürün ise ciddi projeler çizimler üretime hazır hale getirilip prototip yapmalısın."

yok öyle bişey. bu cehaletle ürünün tutup tutmayacağını söylemek ayrı bir zor.

patentin koruma sağlamayacağı da aynı cehalet.

@eksi sozluk e bir daha geldim

oradaki "sanırım" kelimesi emin olmadığım anlamına geliyor di mi?

yani patent almak için sadece fikir olması yetmiyor, üretilebileceğini ya da ürettiğini ispat etmen gerekiyor diye bir şeyler okumuştum diye hatırlıyorum.

beni cahillikle suçlamışsın ama bir parça ya da aletin (patenti alınsın ya da alınmasın) onlarca ayrı firma tarafından merdiven altında üretildiği bir ülkedeyiz.

patent yasal olarak seni elbette korur ama merdiven altına asla engel olamazsın demek istedim.

büyük firmalar ürünün kopyalamaz, işine gelirse satın almak ister. ama merdiven altı atölyeler anasını bile beller.

sanayiye uygulanabilir olması gerekiyor. somut prototip olması şart değil. zaten buluşun tanımını yapıyorsun başvuruda detaylı bir biçimde.

fikri şekillendirmek gerekiyor kısacası, ama cisme dönüştürmek şart değil.

ortada korunmaya değer bir buluş varsa patent korumasını mutlaka almak gerekir. illa ki merdiven altı işletmeler kopyalacak diye bir şey yok. gayet büyük firmaların ar-ge'leri de kopayalayabilir "şöyle bir şey varmış piyasada, patenti de yokmuş" deyip...

tchibo'larda her dönem gelir. yakında gelecektir. hatta belki gelmiştir.

verin işte sipariş ordan?

omeglenin vidyosuz kısmı

hocam bir akıllı telefonun varsa 'you now' uygulamasını indirmeni öneririm. seni türk kanallarına yönlendirecektir ama istediğin kanala girmekte hürsün. canı sıkılan yalnız amerikalılardan sürüsüne bereket. bazen çok samimi diyaloglar da kurabiliyorsun.

chati salla. insanlarla yüz yüze konuş.

en fazla kursta olabiliyor konuşma olayı. ordan cıktıgım an da bıtıyor maalesf. bırılerıyle konuşmak lazım gibi. listening yanında önemli oldugu soylenıyor kaldı ki acık.

ilgini çeken bir konuda yabancı forum sitesi bulup orada bol bol oku ve yaz bence, çok faydalı oluyor geliştirmek için. sözel gelişimin temeli ise kulaktan geçer. yani önce kelimeler ve kalıpları çok defa duyacaksın ki kanıksayasın. ingilizce dizi / film / müzik çok işe yarar. sadece kulak dolgunluğunun artmasıyla bile farkında olmadan konuşmanı geliştirirsin.

lokasyon nere?

izmit..

Couchsurfing'le başlayabilirsin. İlla birilerini misafir etmen gerekmiyor, haftalık/aylık buluşmalarla veya bulunduğun ildeki yabancılarla iletişim kurarak pratik işini kolayca halledebilirsin.

arada gel istanbul'a ben konuşurum seninle. native de buluruz :)

ahaha ilk fırsatta

kocaeli'nde couchsurfing toplantılarımız olurdu haftalık aylık filan oralarda pratik yapabilirsin. ayrıca conversation cafe gibi bir yer vardı sanki izmit'te. adını hatırlayamadım.

Artık olmuyor mu hocam? Ayrıca yeri nerdeydi? Onu söylersen sanki ben de bulurum gibi..

belsada speak cafe var diyorlardı bi' ara. oralara yardır.

3 bin.

edit: tabi bu şirkete göre değişir. kobi şirketine 3bin beklentiyle gidersen işe almazlar. kurumsal şirkete de 1500 beklentiyle gidersen az söylemiş olursun.

3400

Calismak istedigin sektore sirkete gore degisir. Ulkede odtu bilkent mezunu ortalamasi 3.5 ustu masterli tiplerden 2000tl ye danismanlik sirketine ise gircem diye yirtinani da var, aselsana girip 4500 maas alani da var.

3 bin az değil mi? yeni zamlarla beraber araştırma görevlileri 3200 lira gibi bi para alırken

yeni mezuna 3bini veren şirket sayılıdır. bulursan öp başına koy.

şu yeni mezunların ben çoh eğitimliyim ayağına 3000 tl'yi az bulmasına bitiyorum. iş hayatını okul hayatıyla karıştırıyorlar.

nereden mezun olursan ol iş hayatı için yeni mezun halinle kocaman bir sıfırsın. yukarda da söylendiği gibi çok sayılı kurumlar hariç yeni mezuna kimse 4000 tl maaş vermez. hatta ortalamaya vursan, türkiye genelinde yeni mezun maaşı 1200 tl'dir. ha ilerde 15000 tl maaş da alabilirsin o ayrı.

@bigl0rd, bence söylediğin şeyde düzenlenmesi gereken kısımlar var. Yeni mezun gerçekten çoh eğitimlidir ama iş konusunda yeterince deneyimi yoktur bunu anlarım.

Senin eğitimin iş verenin pek umrunda değil kardeş. Ortalık üniversiteden mezun olur olmaz iş hayatından kaçmak için yüksek lisans yapanlarla dolu. İş hayatı işte öğrenilir. İşi öğrendikçe de maaşını arttırırsın.

bence 3 ay içinde iş bulabilir miyim diye sorman lazım.

@divit, şu anki ekonomik kriz durumu ve piyasada var olan gergin hava nedeniyle kesinlikle haklısın. Zaten sorum bugün için değil tam olarak, iş var, mülakata çağırılıyor ve görüşülüyor ütopyasında bi soru bu :)

3 bin para mı? karın tokluğuna mı çalışacaksınız?

@zetahead art niyetle yazılmış bir şey değil. Ama kendi bölümümde hiç bir asistanı odasında bulamadığımız için, özel sektöre göre daha rahat bi çalışma ortamı sunulmasından dolayı onları örnek verdim. Ki kendilerini geliştirebilip akademiye katkı sağlamaları için maaşlarının daha yüksek olması gerektiğini düşünen biriyim

mercedes'de ve ford'da başlayan makine mühendisi arkadaşlarım 3 bin ile başladı. ar-ge'de çalışıyorlar.

savunma sanayii dışında çok bişey beklememek lazım.

@eskiden sizofrendim simdi iyiyiz, mercedes'de nerede çalışıyor arkadaşın, istanbul mu?
ayrıca arkadaşların örnekteki gibi birileri miydi?

biglord +1, ayrıca lisanstan yeni mezunun çok bilgiyim diye dolaşmasına da ben ayrı bitiyorum. :D sayılı bir kaç üniversite harici atıyorum arge alanında öğrencisini laboratuvar koşullarını bilecek şekilde iyi yetiştiren üniversite yok. hatta bu öğrenciler bile arge alanında öyle direkt başlayamıyorlar, çünkü lisans öğrencisinin laboratuvarda çalışma süresi bir yüksek lisans ya da doktora öğrencisine göre çok daha az oluyor, artı çoğu cihazı öğrencilere kullandırtmıyorlar -herhalde 18 yaş üstü olmalarına rağmen bozacaklarını düşünüyorlar (-_-) - ha bir de bazı tehlikeli proseslere lisans ğrencilerini hiç sokmuyorlar zaten, o da var -ben kendi work&study öğrencilerime çok tehlikeli prosesleri yaptırtmıyorum mesela, benim sorumluluğumdalar çünkü. ha izleyip gözlemleyebiliyorlar, o ayrı. ki bu da bir öğrenme şekli- yani yüksek lisans ya da doktora bitirmiş biri kadar zaten bilemezler, ki y.lisans/doktora bitirenler de çok az maaş alıyorlar, "over-qualified" oldukları için, hatta iş bile bulamıyorlar bazen. ülkemizin durumu yani bu.

ha şimdi senin durumun biraz farklı, yarı zamanlı arge'de çalışmışsın, toplamda 4.5 ay diyelim atıyorum. bizim arkadaşlardan yurtdışında doktora yapıp üstüne de postdoc yapan, ayrıca üç dili akıcı olarak bilen arkadaşlar bile arge'de 2000 küsürle falan başladılar. ha aselsan'a falan girerler 4500 alırlar misal atıyorum, o olabilir. çünkü ne yazık ki ülkenin durumu da böyle demin de dediğim gibi. ayrıca senin gibi çok insan var belirteyim :( ha bir de, ortalama ve dereceye her zaman bakmıyorlar ki -senin için demiyorum- senin durumunda olup ezbere çalışa çalışa geçip sonra mülakatta iki laf edemeyen insanlar da var. :( çünkü eğitim sistemi de buna yöneltiyor insanları. -ha, aselsan roketsan falan bakar, fakat roketsan için konuşayım, geçende okula geldiler de, yüksek lisans/doktora yaptıysan çok da bakmıyorlar ortalamalara derecelere. ama yayın yaptıysan buna bakabilirler işte. kısaca durum bu.

kusura bakma, ben realist davran diye çıkıştım biraz, sonradan üzülmeni istemem çünkü, böyle senin gibi düşünen çok arkadaşım vardı ve genelde hüsrana uğradılar da. o yüzden kızacaksan bana kız, ama beklentini çok yüksek tutma derim. ha umudunu da kaybetme, çünkü saçma sapan işlerden çok iyi maaş alanlar da oldu yeni mezun tanıdıklarımdan da, ama o kadar azlar ki! bir de bazıları tanıdık aracılığıyla falan girmişlerdi işlerine, o da var. aslında olay tanıdıkta bitiyor sanırım, öyle diyeyim. :(

3000 makul bence de.

Not: Savunma sanayiinde iyi para veriyorlar ama iş tatmin etmiyor, ben tavsiye etmem.

maaş işi çok değişken.
danışmanlık şirketlerinde 2000 mucize.
sağda solda 1500 e çalışan bile var.

ama kendini pazarlayıp 3000 üstü bulan da biliyorum

@zeytinyaglicinseddi
istanbul evet. ya böyle çok büyük kurumsal firmalar için yurtdışı deneyimleri, ingilizceler vesaireler sadece sizi diğer adayların önüne geçirir kabul edilme konusunda. yoksa başlangıç maaşlarını çok etkilemez. maaşı deneyim etkiler. stajlar hariç 1 senin altında bir yerlerde yarı ya da tam zamanlı çalışmış olman başlangıç maaşını etkilemez. 3+ yıl deneyim etkiler. o başlayan arkadaşlarımdan senin gibi yurtdışında staj/erasmus yapmış olan, mercedes'de yarı zamanlı (PEP) yapmış olanlar, ingilizce + almancayı iyi bilenler vardı (herkes ing alm biliyorum yazar cv'ye ama hadi ingilizce neyse de almancadan çoğu cümle bile kuramaz, ama benim arkadaşlar iyiydi gayet), fakat okulu bitirmiş, ingilizcesi olan ama hiç yurtdışına çıkmamış, zorunlu stajlardan başka deneyimi olmayanlar da girdi, torpil filan yoktu, iyi üniversiteden mezun olmuş olmanın avantajıyla girdiler. hepsi aynı parayla başladı.

sana tavsiyem kurumsal bi şirketle görüşmeye gidersen 2500-3000 arası de beklentine. türkiye gerçeklerini unutmamış mütevazı bir insan görüntüsü verirsin. zaten mercedes ford gibi kurumsal ve dünya devi şirketlerde "lan biz buna 3500 verecektik, e bunu 2500'e de kapatırız" demezler. sen 1000 tl de desen 3500 verilecekse verilir ama 1000 dediğin zaman da "abi işe alın nolur çok ümitsizim" imajı yaratmış olursun. en iyisi "2500-3000 benim için alt sınır aralığıdır, tabi ki bir üst sınırım yok :)" gibi bir cevap vermek olacaktır hafif gülümseyerek. ama ufak çaplı bir şirkette çalışmak istersen 2000-2500 dersin. ya yok ben küçük şirkette çalışmam zaten diye düşünüyor olabilirsin. benim eğitimim de, mezun olduğum üniversite de, yurtdışı deneyimlerim de, yabancı dillerim de çok iyiydi, ben de öyle sanıyordum, başvurularına kurumsal şirketleri bırak küçük şirketlerin bile dönmediğini gördüğünde neresi olsa çalışırım, yeter ki deneyim kazanayım moduna giriyorsun bir süre sonra.

2500. başlatma stajından argenden.

not, okulunu göremedim. onu yaz yoksa daha da indiririm maaşı. bana eli yüzü düzgün bi üniversite söyle.

man giriş olarak kadrosuza 3500 veriyor sözleşmeyle; roketsan'ın yanında ki kurumda 3500 ile 4000 arasında başlatıyor, çalışacağı bölüme göre. yurtdışı stajı sikleyen yok ama almanca varsa eşşeği mercedes'e alıyorlar diye duymuştum mercedes'le iş yapan bir arkadaşımdan.

p.s. mercedes maaşlarını bilmiyorum.

olmuşu var. çok da güzel olur.

eeh, olur tabi.

belli şartlar altında evet:

1) belli çekimsel / fiziksel şartlar altında (atıyorum bu sigarada olabilir yada erkeğin hatunu çekici bulmamasıda olabilir)

2) belli medeni durum şartlarında (evlilik vb. her zaman değil ama bazen özellikle ofiste işte şartlar buna zorlar. netekim buna toplumsal baskıyıda ekleyelim)

3) belli maddi / eğitimsel şartlarda

4) belli dini şartlarda (mezhepsel)

not: yukardakilerin olması doğrudur yada yanlıştır demiyor sadece durum tespiti yapıyorum.

diger soru:
cekici bulmadiginiz kizlarla arkadas bile olmuyo musunuz? Ben olmuyorum diyen varmi?

ikisinden en az biri çekiciyse zor :/
ama iyi ki de zor :)

ikinci soruna cevaben: arkadaş oluyorum. özellikle belli bir kariyer üstü / eğitim üstü olanlarla hem konuşacak çok şeyin oluyor, hemde karşılıklı işin düşebiliyor. hatta en gerçek dostluk o oluyor. nazarımda; erkek arkadaşlarımın bile üzerinde diyebilirim öle arkadaşlarım.

o-la-maz. doğanın kanunlarına aykırı.

olur arada bir çakışırlar sonra olay duygusala bağlamadana araya mesafe konur. böyle devam eder.

diğer duyurularına bakınca, olmaz.

İstisnaları göz önüne alarak söylüyorum, olmaz.

gayet de oluyor. şu an hayatımdaki en yakın arkadaşım erkek ve 15 senedir falan arkadaşız.

arkadas olmak eger süreklı vakıt gecırıp bellı bır cızgı cızmeksızın her konuda onusmak samımı olmaksa hayır ben denk gelemedım.

ha gencım arkadaslarım da genclerdı ılerıde belkı olur ama ben denk gelmedım. cok yaklasırsan bır defa olsun bır dusunmus oluyor sadece cekıcı bulamk degıl olay duygusal bır bosluga dustuklerınde sarabılıyorlar. ıtmek de acımasızca ama cözüm.

mümkün elbette bellı sartlar altında da ben denk gelemedım en yakın arkadasım sınıfına koyabıldıgım ama sonra ıslerın b.ka sarmadıgı bır arkadasa.

İki taraftan biri aşırı çirkinse, veya karşı cinse seksüel açıdan çekici gelmiyorsa olabilirler ancak.

Hayvan değilim ama siz de hepimizin aslında hormonları tarafından yönetilen basit canlılar olduğumuzu anlayın artık. Yeterince zaman geçirildikten sonra bir taraf illa ki oraya yönelir.

On numara oluyor valla. Bir farkı yok aynı cins olmasıyla, arkadaş olarak baktığınız sürece.

taraflardan herhangi biri diğerine karşı cinsel ilgi duymadıkça olur. işin içine cinsellik girince arkadaşlık kapıdan çıkar gider.

olur oluyorda

olur, oldum.

eğer kız çekici değilse gayet rahat olur.

Thomas Calculus'u öneririm kitap olarak(çevrilmiş hali de var bu kaynağın) Analiz derslerinde lisans düzeyinde kullanılan bir kaynak ama iyice oturup, istenerek okunduğunda/çalışıldığında gerek anlatımı gerek örnekleriyle de kişiye pek de sevdirir ve öğretir bu mereti.

Kutsal kaynak Youtube'dan kafana takılan, öğrenmek istediğin konuları özellikle ingilizcen varsa çok rahat bir biçimde kapabilirsin. Bana hatrı sayılır emeği geçen bir kanalı önereyim hemen: www.youtube.com

detay hoca diye birisi vardı, tuhaf bir anlatım şekilleri var.
onun dışında ekol hocayı herkes bilir, standart hoca bu. Okullarda bulunandan
ismet mi birisi vardı yine kredili bir sitesi vardı her konunun belirli kredisi var ondan kredi alarak(paralı-ucuz) video izleyebiliyordun.
süper ikili vardı, dayı yiğen muhabbeti ile anlatıyorlardı konuları.


bunlardan dilediğini google a bu şekilde yaz bulur. iyi eğlenceler.


onun dışında kitaptan çalışırım dersen, karekök yayınlaırnın matematik sersine bak. ingilizlerin for dummies serisi gibi kitapları var.

(bkz: khan academy)

precalculus derslerine bakabilirsin.
youtube'da herhangi bir precalculus dersini de dinleyebilirsin

ben değil de çevremde bunu yapan iki üç adam var, hala sağlıklı güzel güzel yaşıyorlar. afiyet olsun.

cevap: manyak değilsin. sıkıntı olmadığını deneyimledim ama bilimsel hiçbir yanı yok tabi.

ben de yiyorum bir sakıncasını görmedim.

ben de yiyorum, insanlar garip garip bakıyor ama çok güzel bence.

kahve-limonun ishal ilacı olarak kullanılmasından yola çıkarak kabızlığa yol açabilir belki diye düşündüm. sıkıntı yoksa devam tabi:p

Yedigin anda gulmedigin surece sikinti yok.

Ya da dilini çıkarmadığın müddetçe.

Çok nadir kahve içerim ve telveyi de kaşıklarım :)

demir eksikliğimi ne diyorlardı onu yiyenler için, hatta bir süre sonra insanlar telve bulamadığında toprak yemek istiyorlarmış. Çok mu da vinci deamons izledim bilmiyorum ama bi da vinciye aman doktora görünsen iyi olur gibi.

Senin cinsiyetine göre çözüm yöntemleri değişebilir ama, en makulu kapalı bir alana kaçmak ve girişi kilitlemek. Babanızın siniri geçene kadar da kilitli tutmak.

Annem de tehlike altında, yani öncelikli çözüm babayi durdurmak.

Onun 1yöntemi yok, yani tek çareniz -eğer yoksa- maddi bağımsızlığınızı elinize almanız. Tüm bunların dışında da polis şikayeti ile polisin babanıza telkinde bulunmasını sağlayabilirsiniz. Ya da buradan toplanıp gelelim babanın ağzını burnunu kıralım.

valla direk polislik bence ama..

oyle bir seye kalkistiginda elektro sok cihazi iyi olur bence. biber gazi dediginiz gibi ev icinde sikinti

Kesin çözüm tabii ki mete kudur'un dediği. Saçmasapan ama çaresizce bir çözüm de bir bakanın önerdiği gibi yemeğine çaktırmadan toz sakinleştirici karıştırmak.

babanızın psikiyatrik bir sebebten şiddet gösterme eğilimi varsa da, içip içip saldırıyosa da, polisten yardım istenebilir. (bunu yazıyorum ama yazdığıma ne kadar inanıyorum, bilmiyorum).

nick'iniz mânidar olmuş bu arada... sabredin ve çok çalışın. geçecek...

@mete kudur, belki de iyi niyetli bir cabayla daha genel resme bakiyorsunuz ama belli bir kapsamla sinirlandirilmis sorulara cok da tepeden cevap vermek iyi bir cozum olmasa gerek. Ekonomik bagimsizligi eline al demek kolay, bunu dunyanin en yeni ve tartismasiz fikri gibi de ortaya koymak tatmin edici galiba ama hayat malesef parametrelere gore lineer isleyen bir denklem degil.

Oyle olsa aile ici siddet en yuksek oranda universite mezunlarinda olmazdi. Vicdandi, degerlerdi derken beynimizin bize oynadigi oyunlar sonucu sacma sapan durumlar icinde kalabiliyoruz.

Benim sorum en etkili yakin korunma yonemiydi hayatimi nasil duzene sokarim degil.

senden baya bi güçlü adama karşı fiziksel taktikler pek işlemez.

psikolojik hassas noktalarına oynaman lazım.

münasip bölgelerine vurunuz efendim.

babaya elektrik vermek ne kadar etiktir bilmiyorum fakat voltajı ciddi anlamda yüksek taserlar var, hani o gıdıklayıp bırakanlar değil de yerde spazm geçirtip altına işeten, ağzını köpürten cinsten olanlar, kısa vadede etkili olabilir fakat adamı öldüredebilir bilemiyorum tavsiye olarak alma bunları, keşke ben cevap yazmasaydım bu soruya hep bana denk geliyo böyle şeyler bi gün biriniz birini öldüreceksiniz suçlusu ben olucam.

uzun vadede ise;
(bkz: krav maga)
(bkz: muay thai)

böyle tokat filan atmaya kalkıştıkca kaldırır kaldırır duvarlara fırlatırsın, bir noktadan sonra vazgeçer diye düşünüyorum.

polise git diyeceğim de yazarken bile inanmadım bi işe yarayacağına, inan bilemiyorum böyle bir durumda bir kadın ne yapar da işin içinden çıkar, ama üzüldüm yani ne diyeyim ki.

benim babam siddetin egilimini degil, her dildeki karsiligini gosterdi bana. kiz cocugu olmama ragmen uzun ve babamla ayni boydaydim, hatta kendi elleriyle beni karate kursuna bile yazdirdi. ama bunlar cozum olmadi hic bir zaman. karate ogrendikten sonra en azindan yumruk ve sopa darbelerinden kacabiliyordum sadece.

ben babama karsilik gostermeyi denemedim hic ama. benim babamin sorunu alkoldu, sarhos oldugunda bambaska bir insan oluyordu. bir de evde uvey anne vardi, hani beni koruyacak bir annem de hic olmadi. agzim burnum mosmor okula cok gittim, mudur yardimcilari polise haber vermek isteyip istemedigimi cok sordular, basarili da bir ogrenciydim, okumak en buyuk kurtulusum oldu, once yatili bir lise kazandim, sonra sehir disinda universite, simdi de yurt disinda okumaya devam ediyorum, babamdan maddi destek hic mi hic almadim. kisacasi ondan kacabilecegim en uzak noktaya kacmaya calistim hep. sonucta baba, hayatimdan tamamen silmek mumkun olmadi benim icin, ben de bu yolu izledim.

ben olsam kisa vadede kesinlikle tartismaya girmez, hakli oldugunu soyler, siddete egilim gosterdigi ilk anda da yanindan uzaklasirdim. kendinizi banyoya, odaniza kapatmaniz kisa vadede daha iyi olacaktir. ama belki savunma sporlarindan birine (jui jitsu mesela, gunluk hayatta potansiyel saldirilardan korunmak icindi diye hatirliyorum) yazilsaniz ve bunu babaniz bilse size siddet uygulamaktan cekinebilir, belki. birkac haftada temel hareketleri ogrenip, kendinizi savunmaya calisabilirsiniz en azindan. sonucta bu sporlarda cussenin pek bir onemi yok, onemli olan taktik.

uzun vadede ise babaniz yaptiginin yanlis oldugunun farkinda degilse eger ondan alabildigine uzaklasmaniz bana en mantikli geleni. lakin annemle evli kaldiklari 8 yilin sonunda (gostere gostere aldatmak, siddet ve daha nice adice davranisin sonunda) annem kanser oldu, bosandilar, ve sonra rahmetli oldu ben 10 yasimdayken. boyle bir insanla hayati harcamanin bir anlami yok.

sorunuza pek cevap veremedim. yardim etmek icin can atiyorum ama aklima da ise yarayacak bir sey gelmiyor dogrusu. sizin ve anneniz icin dua edicem. Allah yardimciniz olsun...

fiziki şiddet ile durdurursan daha da sinirlenir ve bir sonrakinde daha fazla şiddete maruz kalabilirsiniz.
eğer ki babanız bu olayların sonrasında herhangi bir pişmanlık gösteriyorsa (alkol sonrası ayılma gibi) bu dönemde kendisiyle konuşup terapi vs görmesini söyleyebilirsiniz.
değilse öncelikle polis ve var ise güvenebileceğiniz bir akrabanıza konuyu açın.
sabır ve kolaylık diliyorum.

Kusura bakma ama core2 duo 250 gb hdd'li bir makineye 1400 TL vereceğine göre koskoca bir çılgın olmalısın. Arkadaş uyan, i5'leri i7'leri o fiyatlara satıyorlar. Vaio olması da hiç bişiyi değiştirmiyor. Git Lenovo makine al aynı fiyata hayvan gibi konfigrasyon farkı olur arada. sabah akşam bana dua edersin.

alınır. benim kullandığım makine büyük ihtimalle macbookpro 4 gb'ramlı olması lazım onun. eğer kullanılmadıysa, alınır. Ben 1 ara ikinci elinide arkadaşıma almak istemiştim. İkinci elleri bile o fiyatlardaydı. Ama doların artışını göz önünde bulundurarak şu sırada ihtiyacın yok gibi ama, ihtiyacı olan birisi için kaçmazdı bence. yani ben olsam alırdım.

onun dışında makinadan da çok memnunum.
zaten bu konu hakkında konuşmaya pek gerek yok, zaten osx kullanıcısıymışsınız ama, onun dışında şimdiye kadar benim kullanıpda kaldırmadığı tek atraksiyon dota2 oldu.

alınmaz

lenovo sevmiyorum ben müdür sağol. aşırı dandik geliyor bana. zaten adamlarla da kapıştım 5 ay önce şu popüler bilgisayarları yüzünden z580 mi ne. iade ettim. yerine 1100 liraya 3.nesil i5 işlemcili vaio aldım. gayet memnunum. apple cihazları düşünmen lazım core2 duo cihazları değil. stabil çalışır sonuçta.

mete; ihtiyacım yok cidden ama ne bileyim şeytan dürtüyor.

himmet neden alınmaz dayı onu da bi şey etseydin ya la.

hemen ekleyeyim. halihazırda bir macbook'un olduğu için bu cihaz sana ek bir şey getirmeyecek. i7'li yeni bir macbook pro olsa alınır derdim (fiyatı iki katı dahi olsa) ama zaten hem bir mac hem de bir pc'ye sahip olduğun için 1400 lirayı boşu boşuna harcamak olur yapacağın. bence gerek yok.

ekleme: hatta bence tablet yoksa ipad air al bi tane.

1400 liraya alınmaz. o özelliklerde windowslu bir notebook 500-600 eder. illa işletim sistemiyse istediğin normal bir laptopa hackintosh kurarsın.

temiz 2. el macbook pro alırsın late 2011 civarı. 1400-1600 lira arası fiyata bulunuyor sahibinden'de falan. sorun çıkmaz. alma ama 1400'e cure2 duo alet.

yapılacak çok şey var ama yanlızsan en fazla bi tur atarsın yürüyüş yolunda sekada vs..

Pati Cafe'ye git, dopinge git, barlara takıl, klüplere topluluklara falan git (mühendis odaları mesela) kalabalık oluyor bir şeyler çıkar.

Alkol kullanmiyorum sağol yine de. Tiyatroyla ilgili bilgi verebilir misiniz mesela? Nereye gitmem lazim, isim olarak bilmiyorum da?

Sakıp Sabancı kültür merkezi vardı yanlış hatırlamıyorsam, izmit merkezde kime sorsan söyler diye tahmin ediyorum

Alkole başla, ya da bilmiyorum başlama. Çok kararsız kaldım.


Sdkm'nin(Süleyman Demirel Kültür Merkezi- Y.Kaptan) programlarına göz at. onun dışında squash dahil her türlü spora gönül vermeden eğlencesine zaman öldürebilirsin. (yani eğer arkadaş grubu olmadan spor yapmak istiyorsan)

Sabahları koşup - 20-30 dakika squash oynadıktan sonra belediyenin çorba çeşmesinden çorbayı alıp Sakal(adı çok kötü ama tadı şahane olan poğaça) eşliğinde aheste aheste yürüyerek evine dön.

Sonra her ne işle ilgileniyorsan onları hallet.

Akşamları yürüyüş yolunda bir tur atıp jazzcorner'de 1 kahve iç, ya da kahve içme kahvesi kötü. Meyve suyu sıktır kendine.
sdkm ve sabancı k. merkezi olmadı alternatif tiyatro o da olmadı belediyenin(çalışınca oluyor) edebiyat ve sanat programlarından birine dahil olabilir(yani izlemek için katılabilir) ya da sahilde termosunda çay-kahvenle polat alemdar misali uzaklara dalarak -lan o ileride ki gemi ışığı mııı yoksa gölcük ışıkları mı ikileminde beyni yaktıktan sonra mutlu mesut sekerekten evine dönebilirsin. geceleri de tantuni yersin ama çok yeme. güzel yapamıyorlar.

Bunlar yalnız başına takılmak istediğin zamanlarda ki aktivitelerin. Bu arada yazın arkadaş grubunun şahane bowling oynamasını kıskanıp onlarla akşam oynamadan önce öğlen ve öğleden sonra tek başıma çalışma baabında bowling oynuyordum. şahane keyif alıyordum. Bunu da yalnız yapılabilineceklere ekleyebilirsin.

Bunların dışında yalnızlıktan sıkıldığında ise, arkadaşlarını yanına alaraktan(ya da alıp- sen hangisini seviyorsan) ;

Bisiklet turları
Arkadaşlarınla aptal kafelerde; düğüne gider gibi giyinen salaklara bakıp bakıp gülmek.
şahane bi dönerci var yarım ekmek 2 liraya. Manitanın ''ıyyy burada mı yiyeceğiz'' söylemine aldırmadan ''abi ekmeği 3 çeyrek olsun ama içi tüm ekmeklik olsun'' diyerek ortalama 20 dakika sıra bekledikten sonra karnını afiyetle doyurmak(köşe başında ki turşucudan da turşu suyu alabilirsin ama ben almıyorum, dövüştük geçenlerde turşucuyla).
Yine arkadaş grubunla, spor salonunda bir hafta sonu, kah yüzmek kah '' oğlum gel gel, 60 benç basacam bak şimdi'' diyip bençin altında kalarak eğlenmek
en geç 22:00 a kadar sinemaya gitmek
hat 200'e atlayıp ''hadi lan bi istanbul yapıp gelelim'' ekolüne gönülden destek vermek
Gece manitayı alıp Canlı-cansız müzik yapan barla gece klubü arasında kalmış ne olduğuna karar verememiş mekanlarda abuk subuk eğlenmek
bu kafe kedi dediklere yere gidip anarşizme gönül vermek
sol yumruk havada slogan attıktan sonra, gelen güzel abi ve ablaların söyleşilerini dinlemek- tartışma platformuna katılmak.
aisec'e gidip kapıdan ''napıyonuz lan pis masonlar'' diyerek koşa koşa binayı hızlıca terketmek.
Sevdiceği alıp, saat kulesine giderek bankta sevişme çabaları, ardından 'lan bizim ev var bu gereksiz aksiyon niye' diye bir cool'luk yaparak sevdiceği güldürmek. eve gidip birlikte yemek yapmak. salatanın içinden havuçları tırtıklamak.
kitap klubü kuruyorlar daha aktif olmadı yakında aktif olur, ona dahil olup geek'lik mecrasına vakıf olmak. ruhun şaad olması.
Sevdiceği alıp buz pistinde madara olmak.
ucuzundan olta kaptırıp marinada sabahın köründe peyda olup öğlen sıcağına kadar balık tutamadan ''lan gelin şuradan bi kebap sardıralım'' dedikten sonra oltalarla kebapçıya gidip masa başında açlığın size verdiği yetkiyle öküzlemesine gülerek eğlenmek. yemeği ilk gelen arkadaşın yemeğine çöreklenmek.
kahvaltı için çocukları topladıktan sonra gemiyle karşıya geçip ''burdada bi ... yokmuş'' diyerek geri dönmek, gemide simit çaya düşmek. yalnız çay bayat.
Tüm bunların dışında da şu duyuruya bi' göz atmak (eksiduyu.ru)
Haa bir de derin okuma yapmayı seviyorsan bize gelip bak aslında şu kitap'a bi yoğunlaşalım bence diyerek tekilaya vurmak. Yalnız burada Tekila ön koşul.

saat değil de yaptıklarıanket formu başına para alıyorlar diye biliyorum

profesyonel anketörlerde aylık maaş sistemi + prim var.

aylık yapılması gereken min. anket miktarı var. çok birşey değil. onun üstü ek ücrete tabi.

mc donalds 400-600 standart çalışan kasacı masacı.
media markt 300-600 + prim - max 200 alır.
anketör part time a maaş vermez o ibişler 10-15 lira anklet başı.

Mcsonalda izmir buca saatlik 3.5 tl idi geçen yıl.

Konda'nın anketleri haftasonu iki gün 18 erden 36 anket 120 lira vaad ediyor.

Torrentz.eu + utorrent

Dip not:internetten film indirmek yasal degildir.

doğru.

eğer yekten kaynaktan indireceksen, yani video üzerinden idman kullanabilirsiniz. tabiki sadece halka sunulmuş, bir nevi lisanssız ya da free license mı ne diyorlarsa o görüntülerden bahsediyoruz. Yoksa, öteki suçtur.

utorrent malından uzak durun. tixati kullanın, kullandırtın.

@ eksi sozlukte eksiyen adam
yıllardır utorrent kullanıyorum bi yamuğunu görmedim. tixati'yi şimdi senden duydum. aradaki fark ne neden tixati kullanalım. daha iyi ise neden kullanmayalım demi ama...

eksisozluk.com
eksisozluk.com

bu hız dalgalanmaları dikkatimi çekmedi değil hani, deniyelim bakalım, körü körüne gitmeyelim. öneri için tşk.

scripti verdiği kısmı dışında doğru.

Hatta o konuda da uzunca bir yorumu vardı kendisininin.

şöyle bişey hatırlıyorum ben de.sadece bir klon sözlüğün mesaj atıp izin istediğini söylemişti.o da taraftar sözlük müydü neydi tam hatırlamıyorum küçük bişeydi.

amores perros, the fall, falan...
hangi türde, hangi yıllar arasında? "çok etkilendiğimiz" çok film var ya :/

black swan beni çarpmıştı.

- cube
- k-pax
- in time
- tenderness
- the life of david gale

Öyle tamamen etkilendiğim bir film olmadı, olacağını da sanmıyorum ancak her filmden küçük küçük sahneler ya da replikler(veya adına her ne deniyorsa) vardır her insanda.

Onun dışında yerli yapımlardan Son Ders Aşk Ve Üniversite'yi sevmiştim. Abartı anlatımının yanı sıra iyi bir hikayesi vardı.

Yabancı olarakda sanırım Matrix 2

hjarteblod,öyle bir sınırlamam yok.

Sanatorium Pod Klepsydra
The Purple Rose of Cairo

edit: arkadaşlar bu duyuruya da iki tane into the wild cevabı gelmiş. beni neden üzüyorsunuz into the wild'ı hala film önerilerinde içererek? Ben sizi üzüyor muyum?

disco pigs,buffalo 66,der siebente kontinent...

Into the wild.

Bi gün atlıcam arabaya gitcem uzaklara geberip kalcam o olcak.

mr.nobody
man come from earth

in bruges

biutful.

milyon defa yazdım, her film tavsiyesi için yazdım. biri de 'he valla güzeldi' desin de susayım artık.

into the wild, the fall, the fountain

onlarca filmden belki de yüzlerce filmden etkilenmişimdir. ama en son etkilendiğim filmi söyleyeyim ben sana; celda 211.

anlayarak izleyince insana dokunuyor.

çok etkilendiğim çok film var. aklıma gelenleri söylemek gerekirse;

*the pursuit of happyness: böyle bir yaşam mücadelesi olamaz. en etkilendiğim filmlerin başında gelir. will smith ve oğlunun (gerçek oğlu biliyorsunuz) oyunculuğu muazzam.

*jagten: ---SPOILER--- olabilir. iyi bir insan olmana rağmen iftiraya kurban gitmek. bir süre sonra haksızlığa uğradığının anlaşılması ama yıllar geçmesine rağmen kimileri tarafından bu durumun unutulmaması. çok etkilemişti.

*hachiko: şimdi izlesem ağlarım hüngür hüngür.

*changeling: beni derinden etkileyen bir diğer film. angelina ablaya saygılar.

*eyes wide shut: tam olarak sebebini bilemiyorum ama fena etkilendiğim film. kasvetli bir havası olmasından ya da o ayinler falan beni gerim gerim gerdi. bir de şu illuminati olayından sonra tekrar izledim daha bir etkilendim. stanley abinin filmin yayınlanmasından birkaç gün sonra ölmesi falan. şüphe uyandırmadı değil.

*the man from earth: tek mekanda geçen güzel filmlere örnek olarak gösterilebilir. jesus christ!

*american history x: ırkçılık üzerine yapılmış belki de en güzel filmdir. sonu itibariyle inanılmaz etkilendiğim filmler sıralamasında başı çeker net olarak.

*my sister's keeper: çok etkilendiğim bir diğer film.

*incendies: bu filmin de sonu canını acıtır insanın. derinden etkiler.

*the stoning of soraya: iyi ki iran'da yaşamıyoruz ama yavaştan o yaşama doğru kayıyoruz sanki. çok kötü..

*the pianist: schindler's list'ten daha değerlidir benim için. hatta çok değerlidir. çook etkilendiğim bir başka filmdir. adrien brody abimize saygılar.

*black: çok iyi oyunculuklar, çok iyi film. ağlatır. kesinlikle izlenmesi gereken filmlerden.

*3 idiots: şu ana kadar izlediğim en iyi hint filmi. en etkilendiğim filmlerden biridir ayrıca.

*the green mile: yazmasam olmazdı.

klasikleri geçersem, kusursuz dünya çok eski ama etkileyici. la mome. animasyonladan persepolis ve mary and max.

klasiklerden olacak fakat oldboy'u söylemeden geçemiyorum. nevrim dönmüştü izleyince...

barfi
bucket list

bu 2sini izle derim :)

İçgüdüselden ziyade yetişme şekliyle alakalı, tamamen olmasa da. Genel olarak her şeyinizi kendi emeğinizle kazanmışsanız ve kaybedebileceğiniz şeyler ciddiyese gelişine, fazla düşünmeden yaşamak pek kolay değil.
İlişki açısından ise, zamanla ilişki ilerledikçe ya da yaşadığınız ilişki sayısı arttıkça düzelir bu durum.

terketmen gereken şey obsesyon. ya da buna benzer birşey. ama obsesyonun söylemeside alengirli. sende dene. obsesyon.

demi ?


neyse, elinde olan birşey değil. çünkü içinde bulunduğun/bulunduğumuz durum genetik ve sosyal koşullarda öğrenilen birşey. mesela bahsettiğin gelişine yaşayan benim ve bende yıllardır düzenli bir insan olma ihtiyacı içerisindeyim. Birşeyleri umursamadığında ya da gelişine yaşadığında -ki ikiside farklı şeyler gibi görünsede birincisi 2.sinin ön koşuludur, yakınında ki insanları kırabiliyorsun. Ve emin ol bunu istemezsin.

Yani ne yaparsan yap kendini değiştiremezsin. acı içinde ölecek olsan dahi o şekilde davranmaya-yaşamaya devam edeceksin. Şu anda kendinde ki sorunun farkındasın ama sorunun farkında olmak sorunu çözmek anlamına gelmez. Sen busun, bu şekilde yaşamaya devam etmeye ve bundan tat almaya çalış, birde antep fıstıklı çikolata ye, çok güzel.

dene ne kaybedersin ki? kaybettiğin şeyler de tecrübe olarak sana geri dönecektir. akıl vermek dünyanın en kolay şeyidir. Denemek cesaret ister. Cesur musun bunu düşün düşüneceksen...

sen çok yanlış gelmişsin hocam öyle tv'den gaza gelerek ders mi çalışılır?

artık ne yapacağımı şaşırdım. tv ile gazla farketmez ders çalışayım yeter gerekçesi umrumda değil.

akıl oyunları çok doğru bi tavsiye oldu ama izledim malesef :))

Good will hunting'i izledikten sonra öyle bir gaza gelme olmuştu ben de ama sende olur mu bilemem :)

the pursuit of happiness ı izle hacı. adamın ne zor sartlarda calıstıgını görünce hani belki tetikler :))

dizi var; suits.

Disk tooldan usb altındaki bütün bölümleri silip tek bir bölüm yapacaksın.

app-utilities-disk utility

6 gibi istanbul

6 gibi+1

yediye yirmi kala ankara korkak uykusuna hazır oluyor.

istanbulun 6 gibi olması ilginçmiş. Kocaeli bugün 6 da zifiri karanlıktı hatta 6 20 de filan halen aydınlanamamıştı. arada mavileşmeler oluşmuştu sadece.

bir hafta önce saat yedide feribota binerken aydınlanmamıştı istanbulda.

6 gibi değil 7 gibi doğmaya başlar ama ışığı görmeniz 7.10u bulur (istanbul, kesin bilgi yayınız. her sabah 6.30 da evden çıkan mosakale)

şu site alacakaranlık evrelerinin başlangıç saatlerini ve güneşin doğmasının saatlerini veriyor:
www.timeanddate.com

alacakaranlığın son evresi güneşin doğmasına en yakın aydınlık oluyor aslında. yarın için 6:40

6 buçukta uyanıyorum evin içi karanlık oluyor. istanbul

6 gibi mi? Ben 6:30'da servise biniyorum, gelen servisi farından tanıyorum. 6:45-7 falan.
Sabah ezanı 6:10'da, o zaman kalkıyorum ben.
yer: istanbul

bulunduğunuz ilin namaz saatlerine bakın, güneş yazan kısım güneşin doğuşunu yazar.

bugün istanbul için 07.03

şu sıralar güneşin doğuş saati 7 gibi (istanbul) 21 aralıka kadar artmaya devam edecek. yaklaşık 7.20 ye kadar varacak. sonra tekrar yavaştan geriye gelmeye başlayacak. gazetelerdeki takvimlerde "güneş" yazan saati esas almanız yeterli.

tabi güneşin doğuş saatinden önce hava aydınlanmaya başlıyor ama tam istediğiniz nedir bilemediğim için böyle demiş olalım.

izlemiyorum.
lm izlemiştim bi süre sonra sıkılmıştım.

izlemiyorum. lm de izlemedim. komik de değil.

izlemiyorum. lm de ızlemedım

izliyorum, lm de izliyodum.

izlemiyorum. lm de izlemedim. izleyenlere şaşırıyorum gerçekten (diğer yabancı dizileri izledikten sonra)

İzliyorum, Leyla İle Mecnun'u da izliyordum.. Bu ekip ne yapsa izlerim..

izliyorum. lm de izliyordum

"izlemiyorum, komik değil"
"izlemiyorum. lm de izlemedim. izleyenlere şaşırıyorum gerçekten (diğer yabancı dizileri izledikten sonra)"

al birini vur ötekine.


izlemediğin dizinin komik olup olmadığını nereden biliyorsun? insan hiçbir zaman gösteriş budalası olmamalı vesselam.

30'un üzerinde yabancı dizi izleyip aynı zamanda leyla ile mecnun izleyebilen bir adamım. (ben de özledim'i de izliyorum)

lm'ye birkaç sezon bakmıştım sonra bıraktım. ben de özledim'i izlemiyorum. zamanım yok. muhtemelen bizimkilerin yanında yaşasaydım izlerdim can sıkıntısından ya da bişi yapmamaktan. fakat zaman yok usta.

izliyorum, lm izlemedim.

Lm izlemyodum bunu izliyorum

İkisini de izlemedim ama lm cok iyi oldugunu biliyorum sadece uzun geliyor turk dizileri bana o kadar zaman harcamak istemiyorum. Himym daha iyi en azindan 20 dk.

lm'yi melis birkan geldikten sonra bırakmıştım tahammül edilemez bulduğum için kendisini. ben de özledim'e de arada bi bakıyorum bu da çabuk bayar gibi duruyor bakalım.

lmyi izledim iki leyla'nın bulunduğu son bölümlere kadar.
diğerini izlemiyorum.

izlemek istiyorum ama lm 'de sezon sonuna kadar izlemedim. sanırım 90 küsürlerde kaldım. kaldığım bölümüde anımsamıyorum önce lm'yi mi bitirsem yoksa yekten başlasam mı bilemediğim için, bilgisayarda kayıtlı değerli bir dosya olarak duruyor. ama bence lm den daha güzel bir proje çıkacak.

lm izliyordum. ben de özledimi izlemyorum antipatik buluyorum. ha işler güçleri de aynı nedenden izlememiştim.

TV izlemiyorum.
Ben de Özledim'in iki bölümünü internetten izledim.
Leyla ile Mecnun izlemedim.

İzlemiyorum ama ikisini de izlemeyi çok istiyorum. LM bölümler biriktikçe üşendim kaldı öyle, buna da şu an sebepsizce başlamıyorum ama istek var.

Soruna gelince ikisini de izlemedim.

İzlemez olur muyuz ya.

Leyla ile Mecnun'un her bölümünü izledim. Birkaç yıl geçsin yine izlerim.

Ben de Özledim, LM kadar samimi olmayacak gibi geliyor bana. Komedi yanı önceki diziye göre daha ağır basıp duygusallığı azaltacak gibiler. Tabi daha çok erken konuşmak için.

izliyorum ve izleyicisiydim. bu ekip siyah beyaz dizi yapsınlar. dümdüz duvara baksınlar yine izlerim.

İkisini de izlemedim, televizyon izlemiyorum.

izlemiyorum. lm'nin bir bölümünü dahi kaçırmamıştım.

Lm izledim bende özledim izliyorum ama hiç beğenmedim. 2 bölüm daha izler sonra bırakırım büyük ihtimal

herhangi bir, en küçüğün 1 boy büyüğünden olan kırtasiyeye gidip bilimsel fonksiyonlu hesap makinesi ya da dur abi mühendislerin aldığı makinadan alacağım de, sana verirler 16 liradan pahalıysa gözün kapalı al.

casio alman kullanıcı çokluğu sebebiyle, takıldığın yeri arkadaşa sorarak öğrenme yöntemi dahilinde sana çok yardımcı olacaktır.

kırtasiye örnekleri : nt, onun dışında teknosa gibi marketlerde de bulabilirsin.

www.ikincielim.com

şundan alıcaksın. 3 sene önce 17 liraya almıştım sanırım. büyük marketlerde falan da var.

bunların yalnız bi acayip türleri var. 500 / 3000 diyorsun sonuç ekranında aynısını yazıyor. nası ayırt ediliyor bilmiyorum ama dikkat et ona.

casio fx82ms sana yeter hocam. 13.5 tl idi en son.

arkadaşın dediği 500/3000 yazıyorsun sonuç ekranına aynısı çıkıyor( ölecem gülmekten ) tamamen makinenin kullanımını bilmemekten kaynaklanıyor. zaten o yüzden casio al diyorum ki sınıfta hacı bu ne böyle dediğinde birisi sana anlatsın.

arakdaşın anlattığı durumda, DEL tuşunun üstünde S-D tuşu varya ona basmanız yeterli. sonuç istediğin şekle dönüşecektir. ayrıca evet en kullanışlı ve ucuzu resimde gördüğün. bu en basic modelinin 1 üstü. bundan al.

(bkz: casio fx-82es )

isimleri bilimsel hesap makinesi arada

(bkz: catiga) millet casio ile kasarken catiga ile kastırıyordum. lise üniversite şimdi de çalışırken kullanıyorum.

dersine giriyorsa sorun olabilir ama bence birebir bir yasak yoktur ya.. kime ne abi..

benim dersime giren bir doçent şu an eski öğrencisiyle evli..

gossip girl'e konu olmuştu bu hikaye :) mevzuatta yasak olabilir. ama derse girme olayı vardır. çünkü bizim okulda malum hocalarımız var onlar sayesinde çok güzel kızlara yazma niyetinde bile bulunmuyoruz. :)

kocaelideysen, tekila var ?

edit: lan onda da dibini görmüşler, 3 ''shot'' anca çıkar. ağzını vurduğuna değmez.

Yok malisef :( ama olsa mis gibi icerdim

iki tuborg gold dolapta. izmir'deysen kop gel.

bira yok da göbeği var olur mu? tam adonis yapmıştım, 2 ay diyeti bozduk, geldikleri gibi gittiler.

collezione, defacto

ankara ykm mavide vardı, geçen gün almıştık oradan. fiyattada indirime gitmişler 60 lira(59) 200 liralık aldığınızda da 40 liralık indirim çeki veriyordu. baya bi rengi vardı, yeşil , turuncu falanda.

düzenleme: defacto'dan alma, rengi inanılmaz bir şekilde soluyor. liselerde labaratuarda çocuklara göstersen deney yaptım diye yedirirsin o derece.

h&m, koton, adil ışık

edit: collezione da çok kötü, özellikle koyu tonlarda olanları birkaç yıkamadan sonra giyemezsin.

Collezione'dan aldım, bi çok kere yıkanmış olmasına rağmen benimkinde bi değişim olmadı hala bordo. Solma vs. olmadı.

Collezione, defacto ama koton daha iyi. Kotondan almanı da tavsiye ederim.

cinsiyet?

benim(erkekim) kırmızı, koyu sarı, lacivert, saks mavisi pantolonlarım var.
saks mavisi ve koyu sarıyı zara'dan aldım.
laciverti dockers'ten aldım.
kırmızıyı h&m'den aldım.

aralarında en ucuzu h&m idi.

outlet mağazalarına bakmanı öneririm.

baymıştı artık, muhtemelen bundan bitirmişlerdir.
piyasaya müthiş bir giriş yapmıştı zamanında, hey gidi günler.

Baymıştı, konular tekrara dönmüştü galiba. tam olarak neler olduğunu kimse söyleyemez çünkü kimse izlemez olmuştu.

reytingleri düştü ve bitirdiler. üstüne de aynı konsepte olan gossip girlü patlattılar. sonra onunda reytingi düştü ve o'da bitti. hatta sonu aynı the o.c kadar saçma bir şekilde. çok trajik değil mi...

herkes sevişiyor ve orada bitiyor.

orada bitmiyor. sonra bu bebe halkın olduğu bir pazarlık yerde gezerken üstüne bir damla sıkıyor, insanlar da bunun başına toplanıp bunu yiyorlar. tabi çocuğun amacı da yenilmek zaten, öyle rahatsız bir durumu yok. geriye de bir tek mendili kalıyor.

Üzerine bir damla sıkmıyor yahu bildiğin şişeyi boca ediyor başından aşağı sonra kalabalık bunu yiyormu artık parçalıyormu nedir bir bakıyoruz eleman yok olmuş.

kalabalık mokoko suretiyle öldürmek fiilini gerçekleştiriyor

İstanbul'u düşünerek kalacak yer+faturalar+yemekler+ulaşım makul gözüküyor. Buca'yı bilemiyorum.

onu bunu bilmem ama izmirde ulaşımı çok sorun etmene gerek yok. tuvalet-banyo büyük eksiklik bence, oylama istiyorsan 700 lira tuvaletsiz, banyosuz yurda çok para. tek kişi kalacaksan başka tabi?

ankarda 350-400 tl'ye 1+1 eve çıkıp gerisiyle faturalara ödeyip daha rahat yaşabilirsin.

İstanbulda değil ise çok.

fiyat nasıl makul gözükebilir, hemde izmir gibi bir yerde. hatta arttırıyorum, 1 de bucada ... Bu hangi kampüsün karşısında ki. 9 çeşmelerin arkasında ki evlerin kiraları bile o civarda değil.

izmir için çok bence.
2-3 sene evvel istanbulda 2 kişilik odada kalıyordum içinde tuvaleti ve banyosu da vardı 600 liraydı.istanbulda bile banyolu 2 kişilik oda o fiyatayken bence çok.

Çok fazla ki odanın içinde banyosu bike yok, çekilmez ki bence oralarda iki arkadaş eve çıksanız en fazla 400-500 e kapatırsın

milletin ar damarı iyice çatlamış demek ki. 700 nedir arkadaş ?? kaldı ki bucada kaldım ben de yıllarca. tam lokasyon verebilir misin ? buradan değilse özelden de olur. sana merak ettiğin çok şey anlatabilirim belki de.

700 lira fazla. 1 sene özel yurtta kaldım bucada. o leziz yemekler sıcak su vs fasa fiso çıkabiliyor çoğu zaman. ben akşam yemeklerini çoğu zaman yiyemediğim için (öyle nazlı bir insan falan da değilim ama hakikaten kotuydu) çiğ kofteye abanmıştım. özetle o yemek olayı hakikaten sorun, verdiğin paraya değmeyip bi de yemek masrafınla 1000 lirayı bulabilirsin ki erkeksen olay iyice zıvanadan çıkabilir çunku doymama ihtimalin yuksek. iyi araştır ve pohpohlamalara çok kanma derim ben

An itibariyle denedim ve açıldı.

dns değiştir abi. geçenlerde arkadaşın ofisten hotmail e giremiyorduk dns değiştirince lak diye giriverdi.

live.com dene

farklı bir tarayıcıdan girmeyi denedin mi

Ben de giremiyorum.

@mete kudur ben açamadım malesef, @nun değiştirdim yine olmadı, @chavez s venezuela malesef bende sorun devam ediyor, @refreshing towel evet denedim ama sonuç aynı, @grid evet denedim, @eeyore sorundaşız demek :/

Valentin kart hakkında olumlu yorumum yok ama 2. fikir çok iyi. go on.

ilk ay patik fazla.

aslında Ç ama hadi hevesini kırmayayım, o yüzden ğ.

kadın, 28

x old is cool eskiler iyidir
y evet ilk ay pek kutlanmaz ama :)
z her yerde çiçek var zaten ayrıca bi çiçek göz çıkarmaz
t ünlü şairlerin güzel olur ama sen yazınca anlamlı olur
ğ yeterli
ç abartmamışsın bence bile (öküz biri olarak) çok romantik

ç

ilk aydan u kadar uğraşmışsın iyi güzelde ilerleyen aylarda bu kadar yükselttiğin çıtanın bir adım altına düştüğün an

"beni artık eskisi kadar sevmiyorsun"
"eskiden çok romantiktin şimdi öküzleştin"
"bana eskisi gibi değer vermiyorsun"

gibi cümlelere hazır ol. Sevmek sevilmek güzel bir şey ama uzun vadeyi düşün, bütün silahlarını tek seferde kullanma. tankla halledebileceğin bir şeye atom bombasını kullanırsan ilerde atom bombasının kıymeti kalmaz.

Ç

hayır hayır hayır. patik çok iyi. Bi' kere mesaj barındırıyor ve çok sempatik, güzel. Bene patiği çıkartma ve daha böyle masumane hediyelere doğru kaç. keşke önceden haber etseydin. organizasyon patladırdık en kallavisinden :)

x)yapılan şeylerin klasik veya farklı bir tarzda olması hiç önemli değil yapan kişi önemli sonuçta.
y)evet biraz fazla olur.
z)çiçeklerin anlamına bakarak alırsan daha çok şey ifade eder.
t) hali hazırda yok :)
ğ) hiç merak etme çok memnun kalacağına eminim.
ç)şu an çok iyi hissediyorsun değil mi? o zaman abartılı değil, sonuçta onun yüzündeki gülümseme için değer.

sen ilk aydan bunları yapmaya başla. 1 sene sonra artık yapacak süprizin falan kalmayınca "sen bana artık eskisi gibi ilgi göstermiyosun :/" repliği eşliğinde tekmeyi yiyen olacaksın.

Çok abartı ve malesef kötü fikirler hediyeler. Hele gül yaprakları falan. Gül olacaksa vazoda dursun masada, yerlere falan serpme. Hediye kutusu, patik falan da bayağı abartı, yaş 20'den yukarıysa hediye kutusu bile düşündürücü.
Yemek iyi, ilk ay için yemek ve güzel sofra yeterli. Abartırsan pişman olursun.

Abartmışsın biraz ama olan olmuş,kızımızı mutlu etmeye bak.

kutudan vazgeçtim a dostlar. hayatımda daha önce görmedim böyle bir şey derse kutuyu da çıkarırım

diye karar bağladım

efrasiyab87 tamamen katılıyorum... fazla abartmaya gerenk yok kardo sakin ol daha dur yavaşş :)